top of page

"" için 456 öge bulundu

  • Peki ya sağlıklı kilo almak..

    Devamlı kilo vermeyi konuşuyoruz, yazıyoruz ama bir de sağlıklı kilo almak diye bir kavram var. Maalesef bununla uğraşan da çok fazla kişi var. Özellikle genç kızlarımızda ergenlikte oluşan yemek bozukluklarının sonucu olarak normalin altında kilo kaybı oluyor. Şişmanlık sağlıklı değil ama normalin altında zayıflık da sağlıklı değil. Birine “kilo almak istiyorum ama alamıyorum” dediğinizde size gülebilir ve her gün pizza yiyip kilo almanın ne kadar zevkli olacağını söyleyebilir. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değil. İşin zaten psikolojik kısmı ağırdır. Bir de bu yanlış yönlendirmeler ile olay daha da çıkmaza girebilir. Aslında hiç anlayamadığım bir başka şey de insanların dış görüntüleri ile neden bu kadar ilgili olduğumuzdur. Bir arkadaşımızı gördüğümüzde direkt olarak ‘’aaa kilo vermişsin’’ ya da ‘’kilo almışsın’’ deriz. İlk tepki olarak “Ne kadar iyi gözüküyorsun” bizde hiç kullanılmaz. Bu kilo konuları zaten herkesin kendi içinde genelde bir sorunken bunu ‘’merhaba’’ yerine kullanmanın ne manası vardır hiç anlayabilmiş değilim. Sağlıklı kilo almak nasıl olur? Öncelikle, boş kaloriye sahip ‘’fast food’’ yiyecekleri yemeniz size hiçbir şey katmaz çünkü onlar bir besin değildir. Vücudunuza bir artısı yoktur. Şayet kilo alamama sorununuz varsa zaten muhtemelen vücudunuzda eksik mineraller ve vitaminler de vardır. Bu açığı gerçek besinlerle ama onları fazla miktarda tüketmek ideali olacaktır. Şayet sorununuz isteseniz de yemek yiyememek ise, miktarları ufak ufak arttırmanızı öneririm. Tek seferde 300 gr et yemek midenizi ve sizi zorlayabilir ama ilk haftada 150 gr yiyip, ikinci hafta 200 gr’a çıkıp, 3. hafta da 250 gr’a çıkartmak size porsiyonları büyütmede yardımcı olabilir. Bu değerler tabii ki örnektir ama mide küçülmesi diye birşey varsa mide büyümesi de vardır. Adım adım midenizin kapasitesini büyütebilirsiniz. Öğünlerinize her zaman avokado, zeytinyağı, badem, fındık, ceviz, fıstık gibi iyi yağları ekleyebilirsiniz. Bunlar yüksek kalorilidir ve vücudunuza ihtiyacı olan yağları getirir. Aldığınız yüksek kalori yararlı besinlerden gelir. Tüm paketli gıdaları bırakmanızı öneririm. Zaten zayıf olan vücudunuza işlenmiş ürünler sokmanıza hiç gerek yok. Sabah mısır gevreği yiyeceğinize yulaf ezmesi yemenizi, dört tane poğaça yiyeceğinize tam buğday ekmeğine yapılmış iki tane sandviç yemenizi öneririm. Ara öğünler çok büyük ve doyurucu olmamalıdır. Böylece ana öğünde doyana kadar sebze/et/kuru baklagil yiyebilirsiniz. Kalori bakımından yüksek ama kendisi küçük ara öğünleri tercih edebilirsiniz. Fıstık ezmesi, kuru meyve gibi. Sıvı beslenme genelde katı yiyecekler kadar tok tutmaz. Aralarda içine fıstık ezmesi, yoğurt, kefir, muz katacağınız smoothieler ile hem güzel kalori alırsınız hem de çok doymazsınız. Böylece ana öğünde yine rahatça yemeğinizi yiyebilirsiniz. Nasıl kilo vermek iki günde olmuyorsa kilo almak da kısa sürede olmaz. Sabırlı olup sağlıklı bir beslenme biçimini hayatınıza adapte edip, sonuçlarını görmek için bir süre beklemelisiniz. Ertesi gün düşük kilo ile uyandığınızda bir gün önce yediklerinizi gözden geçiriniz. Yediğiniz ya da içtiğiniz birşey sizde kilo kaybına yol açıyor olabilir. Yeme günlüğü tutmak hem kilo vermede hem de almada en güzel yöntemlerden biridir. İnsana harika ayna tutar. Kilo almak bazen vermekten daha zordur. Sağlıklı bir beslenme programına sadık kalarak, boş kaloriler ile değil sağlıklı kaloriler ile kilo almak en doğru yol olacaktır. Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim. #kiloalmak #kalori

  • Yulaflı Ananaslı Kek

    Yılbaşı öncesinde bu kek yine Instagram'da olay oldu :) Ne kadar çok kişi pişirdi ve benimle paylaştı. Ben de elimizin altında dursun diye hemen buraya alayım dedim. Benim de favorim bu ama 4 hafta eliminasyon diyeti yapacağımdan ben bir süre kendisini özleyeceğim :( Siz benim yerime de yiyin, olur mu? Dunyanın en şipşak sağlıklı keki bence 😍 Kek dediğime bakmayın, öyle çok tatlı değil. Daha tatlı yapmak sizin elinizde. Dilerseniz hurma veya kuru üzüm ekleyerek daha tatlı yapabilirsiniz. Ben böyle az tatlı seviyorum. Evde olgun muz görünce dayanamıyorum ve aklıma ilk gelen şey şu şahane arkadaş oluyor. Yapımı da çok ama çok basit. Dün akşam ders çalışırken 5 dk ara verip yaptım. 🎄 2 olgun, ezilmiş muz 🎄 2 yumurta 🎄 8 kaşık yulaf ezmesi 🎄 1 tk tarçın, 1/2 çk toz zencefil 🎄 Üstünü süslemek icin ben ananas dilimleri koydum. Elma olur, armut olur ya da hiç olmasa da olur. Hepsini karıştırdım ve 175 derece fırında 35 dkda pişirdim. Yulaf ezmesinin o diş diş ağzıma gelmesine bayılıyorum. Un olmaması bana daha doygun geliyor. Yağ bilerek koymadım çünkü planım bu dilimin üstüne fıstık ezmesi sürmek :) Siz dilerseniz biraz tereyağı veya hindistancevizi yağı koyabilirsiniz ama yağsız da çok güzel oluyor. Ben şimdi doğru koşa koşa spora 😊 Hepimize harika bir olsun. #şekersizkek #şekersiztatlı #şekersiz #muzlukek

  • Izmir, ben geliyorum :)

    Izmir için 2-3 hafta önce workshop açmıştım. Izmir'e o kadar çok çağrıldım ki, kayıtsız kalamadım. İçime sinen bir yer buldum. Glutensiz, şekersiz üç çeşit atıştırmalık yapacağımız, bol bol sağlıklı beslenme konuşacağımız workshopuma katılmak ister misiniz? 14/01 Pazar günü için açtığım workshop 3 saat içinde doldu. Ben de uçak biletimi değiştirip, bir gün daha kalayım ve Cumartesi de yapalım dedim. 13/01 Cumartesi için de workshop açtım. Bu da neredeyse doldu. https://www.thechef4u.com/ da olacağım. Tuzlu ve tatlı karışık, sağlıklı şeyler pişireceğiz. Hazırladıklarımızı hem beraber yiyeceğiz hem de eve götürme fırsatınız olacak. Bu sefer Naturelka da katılımcı oldu. Naturelka'nın harika sebze tozlarını tatma fırsatınız olacak. Katılmak için buraya tıklayabilirsiniz veya sorularınız için bana sema@semasumeli.com adresimden ulaşabilirsiniz. Görüşmek üzere :) #sağlıklıyemekatölyesi

  • Glutensiz unlar ama hangileri doğru?

    Anneler Günü münasebeti ile rutin beslenmemin biraz dışına çıktım ve olanlar oldu. Unutmuş olduğum hazımsızlık ve patlama hissi yine gelince gluten hassasiyetimin hiç azalmadığını hatta arttığını tekrar görmüş oldum. Benim beslenmemin %90’ı glutensiz. Glutenin bağırsaklara verdiği zararın yanında bana verdiği rahatsızlığı fark etmemle glutensiz beslenmeye geçmiştim. Bundan 1.5 sene öncesine kadar dayanılmaz hazım sorunlarım vardı. Ne yersem midem şişiyor, gazdan patlayacak gibi oluyordum. O dönemlerde tahılsız beslenmeye başlamamla bu rahatsızlıklarım yok olmaya başladı. O kadar rahatlamıştım ki, vücudumun glutene karşı tepki verdiğini anladım. Gluten buğdayın içindeki proteindir ve bazı bünyeler bu proteini hazmedemez. Bunun detaylarını "Gluten hassasiyeti şehir efsanesi değil’’ yazımda anlatmıştım. Bugün ben olayın farklı bir yönünü anlatmak istedim. Şu sıralar sosyal medyada, gazetelerde, televizyon kanallarında hep gluten konuşuluyor. Dolayısıyla herkes glutensiz beslenmeyi keşfetme eğiliminde. Bu harika bir şey ama kültüründe ekmek ve hamur işleri olan halkımız unsuz nasıl besleneceğinden çok emin değil. Bu yüzden de glutensiz un arayışı içindeyken olayın ana fikrinden sapıp yanlış ürünlere eğilim oluyor. Kaş yapalım derken göz çıkartmamak için bu yazıyı hazırlamak istedim. Hepimiz kek, poğaça, ekmek yemeyi seviyoruz ve çoğu kişinin market raflarındaki, paketinde ‘’glutensiz un’’ yazan ürünleri aldığını görüyorum. Bildiğiniz gibi normal un buğdayın çekilmesi ile elde ediliyor. Buğday kullanılamadığına göre üreticiler de farklı maddeleri birleştirerek un benzeri bir ürün elde ediyorlar. Bu unların içeriği genelde mısır nişastası, patates nişastası, pirinç unu ve dekstrozdur (nişasta şekeri). Ayrıca ksantam gam ve guar gibi de kıvam arttırıcılar bulunur. Yani kısacısı bu unlar tamamen insan eli ile yaratılmış, doğal olmayan unlardır. Neredeyse tamamen nişastadan oluşurlar. Nişastanın fazlası da tıpkı şeker gibi vücutta depolanıyor ve bir çok sağlık sorununa neden oluyor. Glutensiz un alıp bu unla evde ekmek yapmanın bize faydasından çok zararı vardır. Doğal olan glutensiz unlar hangileridir? Şayet glutensiz beslenmek istiyorsak tercihimiz her zaman doğal olarak gluten içermeyen besinleri kullanmak olmalıdır. Bunlar da tahıl olmayan kurubaklagiller (mercimek, nohut, kurufasulye gibi), mısır, karabuğday (greçka), kinoa, darı, keçiboynuzu, hindistancevizi unlarıdır. Son zamanlarda ülkemize yeni olarak amaranth ve teff unu da gelmiştir. Hatta teff unu yerli de üretilmeye başlandı. Bunların yanında badem unu da keklerde kullanmak için iyi bir alternatiftir. Yeri gelmişken size çok hızlı, kolay ve besleyici kuru fasulyeli tuzlu bir kek tarifi de vermek isterim. Ekmek ihtiyacını rahatlıkla giderir ve harika bir 5 çayı eşlikçisi olur. Malzemeler : 3 su bardağı haşlanmış kuru fasulye 2 yumurta Bol lor peyniri Bol maydonoz tuz, karabiber Yarım paket kabartma tozu 3 yemek kaşığı zeytinyağı Üstünü süslemek için susam Susam hariç hepsini mutfak robotunda karıştırdım. Robotunuz yoksa fasülyeleri çatalla ezip, sonar diğer malzemeleri karıştırabilirsiniz. 175 derecefırında 35 dakika kadar pişirdim. Kürdan batırıp pişip pişmediğini test edebilirsiniz. Kürdanınız kuru çıkıyorsa kekiniz pişmiş demektir. Yalnız altını çizmek istediğim bir başka konu da yine bu unların kullanımıdır. Her zaman söylediğim gibi beslenme bir denge işidir. Glutensiz diye kurubaklagil unlarına yüklenirsek fazlaca fitik asit almış oluruz. Badem ununa yüklenirsek fazla yağ almış oluruz. Her şeyi ölçülü ve dengeli tüketmek çok önemlidir. Tek bir besine veya ürüne odaklanmayıp doğal olan herşeyden çeşni yaparak bedenimizi beslemeliyiz. Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim. Not : Bu yazım www.hthayat.com'da 26.Mayıs.2017 tarihinde yayınlanmıştır. #glutensiz #Glutensizekmek #glutensizunlar

  • Sebze fermante etmek 4 adımda çok kolay

    Güneşli ama çok soğuk bir Aralık sabahından herkese iyi haftalar. Bu sabah Dino'yu gezdiririken resmen dondum. Kış gelince sevindiğim şeylerden biri de sebze fermantasyonu yapabilmek. Sık sık da yapıyorum. Instagram hesabımda hep anlatırım ama bunu da buraya taşımak istedim çünkü çok fazla soru sorulan bir yöntem. Sadece 4 adımı var. Şu fermanteyi ogrendiğimden beri turşuya ihtiyaç duymaz oldum. Bu kavanozda acur, havuç ve mor lahana fermante ettim. Siz dilediğiniz sebze ile yapabilirsiniz. Malzemeler : Fermante edilecek sebzeler Kefir altı suyu (yok ise ev yoğurdu suyu) İçme suyu ve iyotsuz kaya veya deniz tuzu Ardıç tohumu, sarı hardal tohumu (aktarlarda var) 2 diş sarımsak ve dilediğiniz aroma vericiler (maydonoz, dereotu, kimyon, karabiber, zencefil gibi) Adım 1 : İyi yıkanmıs, çürüğü vs ayıklanmış sebzeleri yıkayıp kavanoza sıkıca dolduruyoruz. Adım 2 : Suyunu hazırlıyoruz. Suyu için 1 litre suya 1 Türk kahvesi fincanı kefir altı suyu veya ev yoğurdu suyu ekliyoruz. Kefir altı suyu yapımını kefir peyniri yazımda okuyabilirsiniz. Aynı suya 1 yemek kaşığı kaya tuzunu da koyup karıştırıyoruz ve kenarda hazır tutuyoruz. Adım 3 : Kavanozun içine 2 tane ardıç tohumu ve 1 çay kaşığı sarı hardal tohumunu atıyoruz. Bunlar mutlaka olmalı, bozulmayı önlemek için) Adım 4 : Daha sonra da aroma vericilerimizi ekliyoruz. 2 diş sarımsak, zencefil, kimyon tohumu..burası isteğe bağlı, ben aroma için atıyorum. Özellikle kimyon tohumu çok yakışıyor. En son kalın bir yaprakla (ben mor lahana yaprağı kullandım) sebzelerin üstünü örtüp suyunu ekliyoruz. Bir ağırlık koyup stretchliyoruz. Bu ağırlık bir taş olabilir, küçük bir cam kavanoz olabilir. Karanlık bir dolapta 5 gün duracak ve sebzelerimiz fermante olmuş olacak 😊 daha sonra buzdolabına kaldırıyoruz. Ben 2 gunde yiyip bitiriyorum 😍 Öyle güzel oluyor . NOT : Ben yöntemi Sevgili İpek Kuşçu'dan öğrendim. Kendisine buradan da çok teşekkür ederim. #fermantesebze #probiyotikler #sebze

  • Sema’nın Tost Ekmeği

    Hava fena. Kapkaranlık, fırtına şeklinde yağmur var. Böyle bir havada Pazar kahvaltısı güzel bir tostu hakeder :) Ama tahılsız, glutensiz ve ekmek tadını da vermeli. Buyrunuz, aranan tost ekmeği burda. Bir zamanlar ne çok yapardım. O kadar basit ki. Sadece 3 malzeme. Malzemeler : 1 yumurta 2 kaşık badem unu Çay kaşığı ucu ile kabartma tozu 3 malzemeyi güzelce karıştırıyoruz. Tereyağ ile hafif yağladığım fırın kabına döküyorum. Benim tam bu boyda küçücük bir fırım kabım var. Geniş bir fincan da olur. Hamburger ekmeği çapında herhangi bir yuvarlak kap olur. Bunu 170 derece fırında 20 dk pişiriyorum. Fazla kızarmasına izin vermiyorum çünkü daha tost makinesine girecek :) Biraz soğutup, ortadan ikiye kesip içine salça sürdüm. Peynirimi koydum ve tost makinesini ısıtıp bastırdım. 2 dakikada hazır oldu. Ne kadar tok tuttuğuna şaşırırsınız. Bu ekmeği haftasonu fazla hazırlayıp, buzluğa atabilirsiniz. Haftaiçi işe giderken iki dakikada tost yapabilirsiniz. Hiçbir ağırlık, şişkinlik, gaz yapmayan süper bir tost ekmeği oluyor :) Herkese süper bir haftasonu dilerim. Ekmeği yaparsanız beni de haberdar eder misiniz :) #bademunu #Tostekmeği #Ekmek #Glutensizekmek

  • Fasılalı orucu sevdim!

    Geçen hafta fasılalı oruç için bir girizgah yapmıştım. (Bkz: Aralıklı oruç dedikleri ) Bu hafta daha detaylarına gireceğim. Ben bu beslenmeyi sevdim... Güneş batımına yakın artık metabolizmamız yavaşlayıp kendisini uykuya ve dinlenmeye hazırlıyor. Biz geç saatlerde akşam yemeğimizi yersek, metabolizmamız, midemiz, bağırsaklarımız yani tüm vücudumuz ihtiyacı olan dinlenme sürecine giremiyor ve akşam yenenleri öğütebilmek için hızla çalışıyor. Ben hem vücudumu dinlendirebilmek, hem de kilomu kontrol edebilmek için senelerdir akşam yemeğimi en geç 19:00’da bitirmiş olurum. Hatta bu, eşimle ayrı yemek yememize bile yol açıyor fakat alıştıktan sonra artık vücut geç yemek saatlerini kaldıramıyor. Eskiden sabahları çok aç uyanırdım. Geçenlerde aslında o da kadar aç uyanmadığımı fark etmemle fasılalı orucu denedim. Aslında normal düzeninimin dışına pek çıkmadım. Sadece bedenimi dinledim. Bazen sadece alışkanlıkla yemek yiyormuşuz. Bunu birçok uzman söylerdi ama fikir bana o kadar uzaktı ki pek dikkate almazdım. Bedenimizle aramızda bir ilişki kurup onu dinlemememiz lazım. Bize her zaman neye ihtiyacı olduğunu o kadar güzel söylüyor ki. Ben biraz da bunu deneyimlemek için IF (Intermittent Fasting - Fasılalı Oruç) yaptım. Fasılalı oruç nasıl yapılıyor? Ben saat 19:00 civarı akşam yemeğimi bitirip, başlıyorum. Bu oruç süresince su, şekersiz kahve ve çay, soda gibi kalorisiz içecekleri içebiliyoruz. Dini oruçlardan farklı bir sistem. Vücudu bu süreçte kesinlikle susuz bırakmamak lazım. 23:30 civarı uyuyorum. Gece atıştırma alışkanlığım olmadığı için zorlanmıyorum ama canım bir şeyler isterse su içiyorum. Orucun uzunca bir kısmı zaten uykuda geçiyor. Sabah 8 civarı uyanıyorum. Yarım litre kadar suyumu içip üstüne şekersiz, sütsüz kahvemi içip güne başlıyorum. Zaten bu da rutinimdi. Hatta bu yazıyı yazarken de tam bu adımdayım. Daha sonra Dino’yu gezmeye çıkarıyorum. Normalde kahvaltımı etmeden çıkartmazdım ama alışkanlık değiştiriyoruz değil mi? O yüzden denedim ve oldu. Bu sırada zaten yürüyüş yaparken aklıma kahvaltı gelmiyor, gelse de kendimi oyalıyorum. Biraz e-maillere bakmak, biraz çalışmak, biraz sosyal medyaya bakmak derken saat 10:30 oluyor ve kahvaltımı hazırlıyorum. 16 saatlik oruç süresi bitmiş oluyor. Zorlandığım tek yer son bir saat olabilir, o da çok değil. Su içerek ve kahvaltımı hayal edip planlayarak geçiriyorum. Bazı kaynaklar bayanlarda bu süre 14-15 saat de olabilir diyor. Ben kendimi dinliyorum. Dayanamadığım duruma gelsem yerim ama daha öyle bir durum olmadı. Her gün yapamadım. Özellikle haftasonu mümkün olmadı. Haftada 3-4 gün bile yapılsa kardır. Bu bir diyet değildir. 2 hafta böyle beslenip 5 kilo kaybetmeyi düşünmemek lazım. Vücuda iyi gelen bir beslenme sistemidir. Uzun vadede etkileri görülebilir. Önceliğimiz her zaman sağlıklı beslenme olmalıdır. Yalnız karnınızın daha ilk haftadan düzleştiği de kesin. 8 saatlik yemek yeme kısmında da tabii ki tercihlerimizi sağlıklı yapmaya devam ediyoruz. 16 saat oruç tutup , sonra gün içinde fast food hamburger yemek olayın bütünlüğüne aykırı. Ben normal beslenme sistemime devam ediyorum. Karbonhidratı minimumda alıyorum. Hedefimiz hep sağlık, sağlık, sağlık. Normalde katı beslenme akımlarına hep karşıyımdır. Doğanın bize sunduğu besinleri doğal haliyle, dengeli bir şekilde tüketme taraftarıyım. Yulaf yasak, kurubaklagil yasak, meyve yok, yüksek yağ veya yüksek protein gibi beslenme şekilleri bana hiç uymuyor ve beni strese sokuyor. Fakat IF’te kendimi böyle kısıtlanmış hissetmedim. ‘’Çok zorlanırsam da yerim’’ dedim. Bu beni rahatlattı. Hepimizin metabolizması parmak izi gibi farklı. Dolayısı ile bu genellemelere biraz karşıyım. Bana iyi gelen size gelmez, size iyi gelen bana gelmez. Herkes kendi beslenme sistemini komşusunu, yan masadakini arkadaşını, televizyondaki bir uzmanı dinleyerek değil, kendi metabolizmasını gözlemleyerek oluşturmalıdır. Bu bedenin içinde yaşayan sizsiniz ve size söylediklerine kulak verin. Bedeninizi dinleyerek, ana temel paketli ürünler, rafine şeker, işlenmiş gıdalar ve beyazlardan uzak kalmak olacak şekilde size en iyi gelen doğru yolu bulacağınıza eminim. Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim. Not : Bu yazım www.hthayat.com daki köşemde 5.Mayıs.2017 tarihinde yayınlanmıştır. #fasılalıoruç #aralık #oruç

  • Aralıklı oruç dedikleri...

    İnsan vücudu çok acayip. Değişime ve gelişime o kadar açık ki. Varabildiği nokta bazen beni hayretler içerisinde bırakıyor. Belki duymuşsunuzdur, belki de ilk defa duyuyorsunuz. Fasılalı ya da aralıklı oruç denen, İngilizcesi “intermittent fasting” olan bir beslenme sistemi mevcut. Uzun zamandır okuyup araştırıyordum ama temelinde uzun süre yemek yememek olduğu için bu beslenmeye çok mesafeliydim. Denemeyi aklımdan bile geçirmiyordum ama büyük konuşmamam gerekiyormuş. Kendi deneyimime geçmeden önce bu sistemi kısaca anlatmak istiyorum. Vücudumuz ana öğünleri yedikten 3-4 saat sonrasında tüm yediklerimizi yakmış oluyor. Bu süreden sonra kendisine yeni bir yiyecek vermezsek, yakıt olarak depodaki birikenleri kullanıyor. Bu da demek oluyor ki, depolanmış yağlar yakılmaya başlanıyor. Teknik detaylara girmeden en basit anlatımı bu şekilde. Biz sık sık yemek yediğimizde vücudumuzu bu düzene hiç sokamamış oluyoruz. Hep yediklerimizi yakıyoruz ve depodakiler sabit kalıyor. Aralıklı orucun bazı farklı şekilleri var. En çok uygulananı 16/8 sistemi yani 16 saat açlık, 8 saat yemek modu. Açlık süresi uzadıkça yağ yakımı artıyor ama yeni başlayanlar için en uygun versiyonu bu. 8 saatlik yemek periyodunda da tabii ki yine sağlıklı beslenmek ana kural. Bu sürede karbonhidrat ne kadar az olursa, 16 saatlik yemek yenmeyen süre o kadar daha rahat geçiyor. 16 saatlik oruç zamanının başlangıcının güneş batımına en yakın saat olması en önerilen şekil. Benim her zaman hipoglisemi yani düşük şeker sorunum olduğu için 2-3 saatte bir yemek yemem gerektiğine inanmışımdır. Fakat geçen sene hayatımdan tahılları uzaklaştırıp, karbonhidratları çok dikkatli almaya başladığımdan beri şeker düşme sorunum kalmadı. Bunun daha detaylı hikayesi “Yağları Sevelim” yazımda mevcut. Şekerim artık düşmese de eskiden gelen alışkanlıkla uyanır uyanmaz kahvaltı ederim. Hiçbir öğünümü atlamam ama akşam yemeğimi de en geç 19:00’da yiyip, yemekle ilişkimi keserim. Geçenlerde bir sabah uyandığımda artık sabahları aç olmadığımı ama kurulmuş tavşan oyuncaklar gibi direkt olarak kahvaltı hazırladığımı fark ettim. Kahvaltı etmeden saat 10:00’a kadar çok rahat durduğumu fark ettiğim an, kalıplarımın dışına çıkmayı ve fasılalı oruç beslenmesini denemeye karar verdim. 2 gündür bu şekilde besleniyorum. Tüm hafta devam edip, haftaya değişimleri ve deneyimlerimi anlatacağım. Kısa bir ipucu vermek gerekirse, kendimi harika hissediyorum. Herkese sağlıklı, mutlu, şekersiz günler dilerim. Not : Bu yazım www.hthayat.com daki köşemde 28.Nisan.2017 günü yayınlanmıştır. #aralıklıoruç #intermittentfasting

  • Unsuz Lor Poğaçası

    Bu lor peynir poğaçasını senelerdir o kadar çok kez yaptım ki. İçinde un olmadığına kimse inanamıyor ama gerçekten yok. Hem tadı harika oluyor, hem de çok doyurucu. Her sabah yumurta yemekten bıkkınlık gelince bu poğaçalar hayat kurtarıcı. Bu poğaçayı İnstagram takipçilerimden heralde binlerce kişi yapmıştır. Ben de her yaptığımda biraz değiştiriyorum. Bu sefer de ufak oynamalar yaptım. Yine çok güzel oldu. İçinde antin kuntin malzeme yok 😃 hepsi şu anda evde olabilecek şeyler. Haftaiçi sabahları kurtaracak bir kahvaltı bu. Hazirlamasi 5 dakika. Ceviz buyuklugunde 25 tane kadar cikiyor.Önce ana malzemeleri yazacağım. Daha sonra bu sefer eklediklerimi... Ana malzemeler : 350 gr lor peyniri 2 yumurta 1 yk erimiş tereyağı 2 avuç rondodan geçirip iri bıraktığım ceviz 1/2 çay kaşığı kabartma tozu Dilediğiniz baharatlar. Ben zahter koydum. Kırmızı biber,maydonoz, dereotu, sebze tozları..herşey olur Bu sefer eklediklerim : 1/2 su bardağı rondodan geçirip iri bıraktığım ayçekirdeği içi Bazen 3-4 kaşık yulaf ezmesi ekledim, bazen kurufasulye unu ekledim ama şahsi fikrim en güzel halinin orjinali olduğu. Bir de bu ayçiöekli versiyonu harika oldu. Hepsini yoğurup ıslak elle şekil verdim. Elinizi ıslatmazsanız şekil vermek zor oluyor. Yağlı kağıt serdiğim fırın tepsisine yerleştirdim.170 derecede 30 dk kadar pişti. Kızarıp kıtır olunca hazır demektir. Sizi ne kadar tok tuttuğuna şaşıracaksınız. Kalanını buzluğa koyabilirsiniz. Buzluktan istediğiniz zaman çıkartıp tavada veya tost makinesinde ısıtabilirsiniz. Fırından yeni çıkmış oluyor. #lor #lorpoğaça

  • Karnabahar Mantı

    Soran olursa “delirdi, her gün karnabahar yiyordu” dersiniz :) Bu kışın gözde sebzesi karnabahar oldu. Aslinda ben karnabahar mantıyı her kış yapardım ama haşlanmış karnabaharla. Geçenlerde Refika Birgül'ün Yemek Okulu YouTube kanalını seyrediyordum. Bunu da orada gördüm. Refika'nın yaptığı salça sosluydu. Ben onu bu şekle soktum. Karnabaharları incecik aşağıdaki resimdeki gibi doğruyoruz. Çiçeklerin şekli bozulacak endişe etmeyin. Hatta bozulsun. O yuvarlak hatların dışına çıksın. Sonra bir tavaya biraz zeytinyağı ekleyip, karnabaharları sotelemeye başlıyoruz. Altı en açık ocakta 2-3 dakikada sotelendiğini göreceksiniz. En son bir diş sarımsak ekleyip altını kapatıyoruz. Soteleyerek ulaşılan lezzet uçuk bir nokta. Lütfen deneyin. Hem de 5 dakikada hazır. Eşime yaparken üstüne kıyma sos koyuyorum. Tam mantı oluyor. Kıyma sosda da sotelenmiş yarım soğan, 250 gr dana kıyma, biber salçası ve domates salçası. Baharatlar ve salça oranları sizin isteğinize kalmış :) Deneyecek herkese afiyet olsun. #karnabahar #karnabaharsebze #karnabaharmantı

  • Süt ürünlerinden dolayı şişenlerden miyiz?

    Laktoz aslında en basit olarak bakıldığında sütün içindeki şekerdir. Bu şeker maalesef bazı kişilerde kolay sindirilemez. Şayet süt ürünleri tükettikten 30 dk ile 2 saat sonrasında aşağıdaki belirtiler oluyorsa bir süre süt ürünlerini azaltmanızı tavsiye ederim: Gaz Şişkinlik Mide bulantısı Karın ağrısı ve ishal Süt o kadar çok hayatımızın içinde ki alternatifler bulmak zor oluyor. Büyük markaların karton kutularda laktozsuz sütleri var ama sütün doğal yapısı bozulduğu için ve ben her zaman tüm yiyecekleri doğada olduğu şekli ile tüketmeyi savunduğum için bu laktozsuz sütleri de pek tavsiye etmiyorum. Bunun yerine doğal bitki ve yemişler ile sütlerimizi evde kendimiz yapabiliriz. 5 dakikanızı bile almayacak ve sizi şişkinlik sorunundan kurtaracak. Hem de tatları harika! Hindistancevizi sütü Bir bardak kuru hindistanecevizini veya 5-6 tane taze hindistanecevizi parçasını, 2 hurma ile birlikte geceden 2 litre suda bekletin. Sabah sadece blenderdan geçirip bir tülbent yardımı ile süzün. Hindistancevizi sütünüz hazır olacak. Hindistancevizi sütüne kakao katarak harika bir sıcak çikolata içebilirsiniz. Badem sütü 1 bardak bademi kabukları ile birlikte bir gece suda bekletin. Ertesi gün bu suyu döküp üstüne yeni bir 3 bardak su ekleyip, 2 de hurma ekleyip blenderdan geçirin. Bir tülbent yardımı ile sütü süzün ve badem sütünüz hazır. Kaju sütü 1 bardak çiğ kajuyu bir gece bir bardak suda bekletin. Ertesi sabah 3 bardak daha su ekleyip blenderdan geçirin. Kajuyu yapmak daha kolay çünkü süzmeye gerek kalmıyor. Blenderdan geçirdiğiniz an sütünüz hazır oluyor. Hindistancevizi ve badem sütlerinde kalan posayı da kurabiye yaparak veya yulaf lapanıza koyarak değerlendirebilirsiniz. Herkese sağlıklı, mutlu, şekersiz ve bu sefer bir de laktoz ağrısız günler dilerim. Not : Bu yazım www.hthayat.comdaki köşemde 14.Nisan.2017'de yayınlanmıştır. #bademsütü #kajusütü #hindistancevizisütü #bitkiselsüt #ht

  • Sebzelerin gücü adına!

    Bu başlıkla yaşım ortaya çıktı. Bu çizgi fimi hatırlayanlar varsa aynı dönemin çocuklarıyız. Güç bende artık! Nasıl mı? Sebze sularımla... Bundan 4-5 sene önce, sebze suyu içme ve sıvı detokslar moda olduğunda kendime bir günlük sıvı detox paketi almıştım. Lezzetleri enfes olmasına rağmen, bir günün sonuna kadar bile dayanamamıştım. Akşamüzeri başımın kızgın bir ağrı ile çatlamasıyla, detoks da yalan oldu. ‘’Ne varsa çiğneyerek yemekte var’’ diyerek bir kaşarlı tost ile mutluluğa kavuşmuştum. O gün bugündür biri bana sıvı beslenme dediğinde koşarak uzaklaşıyorum. Soran olunca da ‘’ben çiğneyerek beslenmezsem mutsuz oluyorum ve sıvı beslenmeye karşıyım’’ diye konuyu kapatıyordum ama bir kez daha öğrendim ki büyük konuşmamak lazımmış. Şu anda eğitim aldığım okulda bir hafta sadece bu yöntemin yararlarını öğrendik. O kadar çok faydası var ki bunu bir şekilde hayatıma adapte etmek zorundaydım. Uzun bir araştırma sonrasında ‘’slow juicer’’ denen, ‘’yavaş sıkacağı’’ aldım. Sebzelerimi aldım ve büyük bir zevkle sıkmaya başladım. Yavaş sıkacaklar bıçaksız bir teknoloji ve sebzeleri bir nevi ezerek suyunu çıkartıyor. Posa çok az çıkıyor ve sular 72 saate kadar kullanılabiliyor. İlk başta biraz pahalı gelse de, vitaminleri en yüksek derecede ancak bu makineler ile alabiliyoruz. Sebzeleri posasıyla beraber yemek varken, neden suyunu sıkalım? Herkesin kafasındaki genel soru bu oluyor. Aslında bu sebze sularını ek bir besin takviyesi gibi görürsek mantık çok basitleşiyor. Gün içinde 4-5 porsiyon sebzemizi yine yiyeceğiz. Yediğimiz sebzelere ek olarak içtiğimiz sebze sularından gelen vitaminler vücudumuza fazladan direnç sağlayacak. Normalde aynı anda tek seferde yiyemeyeceğimiz kadar çok sebzenin suyunu bir dikişte içebiliyoruz. Bir gün içinde yiyerek alamayacağımız kadar çok vitamini vücudumuza tek seferde sokuyoruz. Sebze sularını bir öğün yerine koymayıp bu şekilde takviye olarak kullandığımızda hayat çok güzel oluyor. Sosyal medya ve reklamlarda, sebze sularını bir öğünle takas etmemiz gerekiyormuş gibi empoze edildiği için bu harika yararlı suları kullanmayı hep ertelemiştim. Ben nasıl kullanıyorum? Kendimce oturttuğum düzen bende işe yaradı. Kahvaltı ve öğlen yemeğimi normal saatlerinde yiyorum. Akşam yemeğimi erken saate çektim. Öğlen ile akşam arasında hiç ara öğün yapmadan saat 17:00 veya 18:00 civarı akşam yemeğimi yiyorum. Akşam yemeğini mümkün olduğunca erken saate çekmek vücudumuz için çok faydalı. Tüm sindirim sistemi sabaha kadar dinleniyor. Ertesi sabah düz bir karınla kalkmanız garantileniyor. Kilo vermenizde ciddi bir hızlanma oluyor. Saat 20:00 civarında da sebze suyumu içiyorum. Bu şekilde yaptığımda hem gece acıkması yaşamıyorum ama akşam yemeğimi erken yediğim için de ertesi gün karnım duvar gibi oluyor. Sebze suyundan sonra vücudumda değişenler Yukarıda bahsettiğim yolla biraz daha kilo verdim. Bu sıralar kaçamaklarım biraz fazla olmuştu. Vücudumun, bu kaçamakların etkisi olan ödemi hiç tutmadığını farkettim. Bağırsaklarımın çok mutlu olduğunu hissettim. Genelde bağırsakları ile sorun yaşayan biriyim. Sorunum neredeyse hiç kalmadı. Açlık hissi ve hipoglisemi yok oldu. Akşam saatinde içtiğim, meyvesi az veya hiç meyvesiz sebze suyu beni çok tok tuttu. Nasıl yapıyorum? Şimdiye kadar elime ne geçtiyse karıştırarak yaptım ve hep de güzel tatlara ulaştım. Aşağıdaki malzemeler yukarıdaki görseldeki sulara aittir. Yeşil juice : Bu karışım harika ödem atıyor, Kara lahana Maydonoz Kabak Kereviz sapı Limon Yarım nar Çok ince bir dilim ananas Kırmızı juice : Bu suyun rengi ile resmen aşk yaşıyorum. Antioksidan deposu oldu. Mor lahana Pancar Küçük bir kırmızı elma Havuç Siyah havuç (şalgam) Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim. Not : Bu yazım www.hthayat.com daki köşemde 17.Mart.2017 tarihinde yayınlanmıştır. #sebzesuyu #sebze

Arama Sonuçları

bottom of page