Ergenlik ve menopoz arasında her ay yaşadığımız, yaratıcılığımızı, gücümüzü aldığımız, doğanın mucizesi aylık hormon döngümüzü size anlatmak istiyorum. İşe öncelikle bizlerin erkeklerden çok farklı olduğunu kabul ederek ve kendimizi tanıyarak başlıyoruz.
Biz her ay regl oluyoruz ve bu mucizevi bir döngü. Her döngümüzde birçok hormon ve salgı üretim bezi çalışıyor. Döngümüzün ilk yarısında, beynimizin altındaki hipofiz bezimiz FSH hormonu salgılıyor. Bu hormon, yumurtalıklardaki folikülleri büyütüyor. Bu foliküller de yumurtaları içeriyor. Ortalama ilk 14 günde, yumurtalıklardaki yumurtalar büyüyor ve olgunlaşıyor. Bu esnada da, yumurtalıklar östrojen üretimini arttırıyor.
Östrojenin artması ile, FSH düşüyor ve hipofiz bezi LH hormonunu üretmeye başlıyor. Bu hormon, yumurtalıklara en olgunlaşmış yumurtayı salması emrini veriyor. Yumurta salındığında, ovülasyon dediğimiz üreme zamanı başlıyor. Salınan yumurta, tüplerden geçerek rahme doğru yola çıkıyor. Bu esnada boş kalan folikül, progesteron hormonu üretmeye başlıyor.
Aynı anda tüplerdeki yolculuğunda olan yumurta, tüpteyken spermle buluşursa rahme embriyo olarak geçiyor. Progesteron artmaya devam ediyor ve plasenta oluşana kadar (12 haftaya kadar) embriyoyu rahimde tutuyor. Eğer spermle buluşma, döllenme olmadıysa rahim duvarı incelmeye ve kanamaya başlıyor. Progesteron ve östrojen düşmeye başlıyor ve beden bir sonraki döngüsüne hazır hale geliyor. Kanamanın olduğu ilk gün, yeniden bu mucizevi hormonal döngü tekrarlanmak üzere başlıyor.
Geçenlerde Instagram’daki regl konusuyla ilgili bir paylaşımımın altına gelen yorumlardan, ne kadar çok kadının bu döngüden mutsuz/rahatsız olduğunu, çok üzülerek de söyleyeceğim ama bilgisiz olduğunu fark ettim. Bu bizim suçumuz değil çünkü kimse bize bu konuları anlatmadı, bizi bilgilendirmedi. Kendi bedenimizi tanımıyoruz. Kadınların aylık döngüleri sadece çocuk yapmak için değildir. Tabii ki ana konu onun üzerinden döner ama ergenlikle birlikte artmaya başlayan östrojen bizi canlı, heyecanlı, her bir hücreyi sağlıklı, her eklemimizi nemli tutar. Hani şu kalp atışımız vardır ya “daba dap, daba dap, daba dap”, bu ritmi sağlayan bile kadında östrojendir. Bu döngü bu denli önemlidir. Amaç “Bitse de kurtulsam.” değil, “Ne kadar uzatırsam, beden ve ruh sağlığıma o denli destektir.” olmalı. Şayet süreci çok sıkıntılı yaşıyorsanız bu normal değil, daha önce de söylemiştim. Araştırın, peşine düşün, beslenmenizi mutlaka iyileştirin (1. şart, olmazsa olmaz), stres yönetimini hayatınıza katın.
Bunun azalması ile tabii ki ölmeyiz. 40’lı yaşlarda artık azalmaya başlayan yumurta sayısı ile azalan östrojen üretimi yavaş yavaş düşer ve menopoz başlar. Menopoz artık hiç yumurta kalmadığında, 1 sene boyunca hiç regl olmadığımızda geçtiğimiz dönem. Bu andan sonra artık östrojeni yumurtalıklar değil, adrenal bezler üretiyor. Yani başka bir organ görevi devralıyor ama onun başka işleri de var. Sanki izne çıkınca yan masadaki arkadaşınızın sizin işlerinizi yapması gibi. İşler yine yürüyor, durmuyor ama sadece günü kurtarıyor :) Onun da kendi başka işleri var çünkü. Bu kısmı daha fazla anlatacağım. O da bu işi ek iş olarak yaptığından bedenimizi desteklemek biraz bize kalıyor. Daha iyi beslenmek, paketli gıdalar, şeker, tatlı, hamur işinden, alkol ve sigaradan tamamen uzak durmak, daha az toksin almak, daha çok hareket etmek, zihnimizi daha çok dinlendirmek. Bundan başka çare yok.
Kadınız, bunu hep hatırlayın. Erkeklerden farklıyız. Doğurganlık için de, daha kolay bir ergenlik için de, menopoza hazırlanmak için de, menopoz zamanı için de bunlar şart. LÜKS DEĞİL GEREKLİLİK.
Sevgilerimle,
Sema
Comments