Bana genellikle aşağıdaki gibi sorular çok geliyor.
Dışarıda hiç mi yemek yemiyorsun?
Makarna, pizza yemiyor musun?
Canın abur cubur istemiyor mu?
Tabii ki yiyorum ama çok seçici davranıyorum ve bu tür şeyler yediğimde mutlaka o gün içinde ve ertesi gün bazı şeyleri kısıyorum. İstisnası olmadan, yemediğim tek şey “rafine şeker” çünkü şekerin vücudumuza verdiği zararı, başka hiçbir besin vermiyor.
Diyet mantığı ile ömrümüzü geçirmemiz imkansız. Diyet dediğimiz 1-2 veya 6 ay yapılır ama senelerce sürmesi imkansız ve sağlıksız. Diyeti bıraktığımız ve normal beslenmeye döndüğümüz an, tekrar hemen kilo almaya başlarız. Bu yüzden hayatımızın her alanında olduğu gibi beslenmede de denge kurmalıyız.
Bu denge bize uzun vadeli sağlık ve kilomuzda istikrar getirecektir.
Peki, kaçamak yaparken günümüzü nasıl dengeleyeceğiz?
Uzun Pazar kahvaltılarını kim sevmez? Bir kahvaltı “terapisi”nde 2 dilim yerine 5 dilim ekmek yediysem veya dayanamayıp 1-2 parça börek yemişsem, o gün başka hiçbir öğünde karbonidrat almıyorum ki vücudum sabah aldığı karbonhidratı enerjiye çevirsin ve onlar kendi aralarında anlaşsınlar. Diğer öğünleri bir parça protein eklenmiş salata, yemişler, meyve, yoğurt ve bol sebze yemeği ile geçirirsem, o günü iyi kapatmış oluyorum. Ertesi sabah tartı ile kavgamız olmuyor.
Bu arada kahvaltıya terapi dedim, çünkü sevdiklerimiz ile yaptığımız uzun kahvaltılar ve onun yanındaki sıcacık sohbetler ruhumuza ilaçtır. Bize mutluluk verir. Sağlıklı beslenmeyi seçeceğiz diye kendimizi bu güzel zevkten mahrum bırakmayalım. Madem kahvaltıda fazlası ile yedik, diğer öğünlerde dengeleyelim. Hem bedenimiz mutlu olsun hem de ruhumuz.
Genellikle Cuma geceleri dışarı çıkmayı seviyorum. Bütün haftayı bitirmiş olmanın mutluluğu ile, kendimi haftasonuna hazırlamak için bana en güzel gün Cuma gibi geliyor. Restaurantta yemek seçimi sürecinde karar verene kadar geçen zaman çok tehlikeli. Eşimin veya arkadaşlarımın seçimlerine bakmayıp kendi seçimimi yapıp hemen siparişimi veriyorum. Baslangıç olarak bir çorba isteyip, sonrasında da en sebzeli, en salatalı yemeği seçiyorum. Bunların yanındaki kırmızı şarap en vazgeçilmezim. Haftada bir gün neşe kaynağım. Benim için Cuma akşamının karşılığı budur. Buradaki kaçamakları da Cumartesi sabahı çok iyi bir spor yaparak vücudumdan atmaya çalışıyorum ve yine ertesi gün bol su ve temiz beslenme ile devam ediyorum.
Haftaiçi 5 gün tamamen temiz beslenip, 2 gün haftasonunun keyfini çıkartmak gibi bir düzenim oldu. Yalnız haftasonunda da yukarıda bahsettiğimden daha fazlasına kaçmamak lazım. O zaman da haftaiçi verilen tüm çaba boşa gidiyor. Dünyada buna genelde 5-2 kuralı deniyor. Beslenmesini bu şekilde sürdüren, hem sağlıklı kalıp hem de istediklerini yemenin keyfini çıkartan çok kişi var.
Bu 1-2 kaçamak tabii ki haftasonu olmak zorunda değil. Bazen de haftaiçi programımız oluyor. O zaman da hakkımı haftaiçi bitirdiğim için, haftasonunu uslu uslu geçiriyorum.
Işin özünde, beslenmemizde denge kurarak, zevk aldığımız yiyecekler ve içeceklerden vazgeçmeden, saglığımızı ve kilomuzu koruyabiliriz. Sadece yediğimizin, içtiğimizin üzerinde bir kez daha düşünmek ve günümüzü planlamak bunun için yeterli olacaktır. Kaçamağı yaparken de sonuna kadar onun hazzını yaşayalım. Farkına vararak, tadını alarak yiyelim ki yaptığımıza değsin ve bize mutluluk versin.
Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.
Bu yazım www.hthayat.com'da 13.01.2017'de yayınlanmıştır ve siteden alıntıdır.